1.25.2007

Arkanda arı var!


İstediğini bulamamanın ötesinde beşeriyeti daha bir vahamete sürükleyen şey ne istediğini bilememek/bileyememek/kestirememek. Bu sadece falların ilgi alanı iş-aşk-para-aile kategorilerinden de öte bir şey. Bu hayatınıza öyle bir sirayet ediyor ki baktığınız menüdeki yemeklerin hiç birini ya da hepsini istemenizin önemi kalmıyor. Sadece üzerinizdeki o dayanılmaz seçme dürtüsüyle bir şeyler söylüyorsunuz. Amaç-araç-anaç çoklamalarındaki karmaşa hayatınızı piç etmekle de kalmıyor tat tut bırakmıyor. Belki de ösese’nin bize daha bir benimsettiği bir dürtüyle/özgüvensizlikle ama ya öbürünü seçseydim, ya diğerini seçseydim ne olurdu, üç soru daha yapaydım Ottüye kapağı atmıştım diye üçüncü kuşaklara kadar anlatılacak yerinmeler hayatımız oluyor. Bi Eş kadar olamıyoruz, o Pikaçusunu seçiyor, keyfi yerinde. Hayatımız yaptığımız seçimlerin toplamıymış. Mış mış. Ben de seçmek isterdim. Otobüs firmamı, seçmeli derslerimi, palyaçolu zincirlerde büyük boy seçimini. Bilmiyorum her şey bir anda oldu. Aslında hiçbir şeyi gerçekten istememekten de kaynaklanıyor bu. Ne istedin de bahşetmedi yüce tanrı sana. Yediğin önünde yemediğin arkanda. Tabi şükürün de dozajını iyi ayarlamaktan geçiyor. ‘career bitch’lik ile meramını dillendiremeyecek kadar anadile sahip olamama arasında geniş bir yelpazeden Ph 5.5 kıvamında bi yer edinmek gerek.

Hiç yorum yok: