12.20.2006

bu havada gidilmez!

"...Mevzu AB olduğunda, çook uzaktan bakan bizler bile bu kadar bezginken, siz memlekette ne haldesiniz acep? En büyük hüzün kaynağı, başımızı devekuşu gibi AB kumuna sokmuş olmamız, 'İsterim de isterim' diye salya sümük ağlamamız, 'AB olmazsa İran oluruz' korkusuyla yamanacak yer aramamız, bölünmüş kamplarda her gün daha yüksek duvarlar örüp birbirlerine diş bileyen insanlarımızla bir kıyamete uygun adım yürümemiz. Oysa her şey o kadar kötü mü? Ne petrolü ne gazı varken, mecbur olduğu için çalışıp üreten bir ülke, son 20 yıldır dünya pazarlarına çıkmayı da, malını ve emeğini satmayı da öğrenmiş durumda. Rusya'dan Orta Asya'ya, Afrika'dan Orta Avrupa'ya inşaatları, fabrikaları, markaları, işçi ve işverenleriyle Türkler zaten dünyayı fethediyor. 'Kapıkule'den ötesi' edebiyatının tabutu çoktan çivilenmiş. Bizde vatandaş devlete tur bindirmiş, içerideki zincirleri kırıp dünyaya kapağı atınca gücünün farkına varmış, gaza basmış gidiyor. Memlekette bu dinamizme güven, bu yaratıcılığa imkân olmadığı için herkes dışarı kapağı atmanın peşinde. Okun yaya, 'Senin götürdüğün, benim özgürlüğümdür' dediği gibi, gidenler aslında Türkiye'nin çok şeyini alıp götürüyor... " Suat Taşpınar