2.27.2009

   Ömrü hayatımın büyük bölümü güzide toplumlar tarafından belirlenen kurallara uyum süreciyle geçti. Ayakkabı bağlama, analog saat okuma, ayaklarımı yere sürtmeden yürüme, uyurken farklı kıyafetlerle yatağa girme, soğukta sıkı sıkı giyinme, mıy mıy konuşmama, kırmızı parkeye basabilme ve daha niceleri. Tabi bunlar bende nicellikleriyle baki kalıyor mantık aramadan. Aman neticede bi keresinde analog saati okumuştum, istesem okurum ama niye istemediğim bi saati okuyayım ki. Düşünsenize kırmızı parkeye basmadığım için anarşist bile hissedebiliyorum kendimi. Anarşim kendi içimde lan! Tabi beni gören tanıyanlar için dünyanın en yüzeysel insanı olmaktan öteye gidemiyor hal ve tavırlarım belki de. Örneğin soğukta otuz kat giyinememe örneği-bir cümle içinde iki kere aynı kelimeyi kullanmaya kıl olan insanlar tanıdım, zaten yoktular-, ben sanki İbiza'nın yerlisi edasıyla tüm alışverişlerimi bir bahar akşamı rastladım sana güftesi eşliğinde yapıyorum belki. Size ne yahu. O kalın şeylerle zaten kısıtlı olan mobilite faaliyetimi bir de onlar mı sekteye uğratacak. Ben kafamın geçtiği her yerden geçmek istiyorum af edersiniz. Hem yazlıkları kışın da giyebiliriz ama kışlıklar öyle mi, artık hurça mı alırsınız bavullara mı tıkıştırırsınız hep derttir. 

   Hayata bakış açısı dümdüz olan ve yatarken bile özelleşmiş bir kıyafet kavramı yeni yeni oturmuş bir insan için bu çok fazla. Ha bi de ak koyunun kara kuzusu olur mantalitesini burada vurgulamak istiyorum. Bu mağara adamlığıyla değil tüm saf hissiyatımla seslendiğim bir yazım olsun. Ay şu an yazım ve bahardan sonra gelen yazla ilgili bi bağlam geliştirmeyi çok isterdim ama o kadar acizim ki. Peteğin yanına yapışıp çizime devam etmekten başka çarem yok. 
(Fotoğraftaki bazalt heykelin de Halep Ulusal Müzesi'nde keko bir medeniyetin hükümran insanlarına ait olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.)

2.24.2009

Biz hep yeryüzündeydik.

arkadaş:
Uzun yollar geçmiyor gündüzleyin.
ağıraksak:
Asıl gece geçmez mi?
arkadaş:
Gece yıldız seyrediyom ben.
arkadaş:
Işıkları sayıyom.
ağıraksak:
Kaç tanelermiş?
arkadaş:
Çok çok.
arkadaş:
İlk önce uzunları yakmışları,
arkadaş:
Sonra kamyonları,
arkadaş:
Sonra otomobilleri,
arkadaş:
Sonra uyuyorum biraz zaten.
ağıraksak:
Sidik yarışı gibi bişi adeta?
ağıraksak:
Kim yeniyor genelde?
arkadaş:
Bir süre sonra ben yeniliyorum.
arkadaş:
Araba çok yavaş gidiyormuş gibi geliyor.
arkadaş:
Balıkesir'e gelene kadar kafam çatlıyor.
arkadaş:
Bursa'dan sonra eğlenceli
ağıraksak:
Ben direklerin arasından top geçiririm.
ağıraksak:
O daha eğlenceli. 
ağıraksak:
Bazen hızlı gittiği zaman birbirine dolanır .
ağıraksak:
Çok sinir olurum.
arkadaş:
Nası yapılıo o.
ağıraksak:
Şimdi şöyle. Bi tane topun var arkasında da iz bırakıo gibi adeta ya da camın üzerindeki kafanı oynatabileceğin herhangi bir leke de olabilir. Onu kayak yapan bir sporcu gibi hedeflerin sağ ve solundan geçiriyorsun.
arkadaş:
Ahahha!
arkadaş:
Deniycem ben.
arkadaş:
Hoşuma gitti.
.
.
.
ağıraksak:
Eller günahkar, diller günahkar. Blowjob mı yapmış Saksu lan yoksa?
arkadaş:
Yapmasa bu sözleri yazabilir miydi ki.
arkadaş:
Çok giren çıkan olmuş.
ağıraksak:
Allah cezanı. 

2.14.2009

- O kadar uzun boylu değil.
- Olsun.