3.23.2006

Eskiden 'küsülürdü'

"Aralarında bir süredir problem olan 17 yaşındaki iki liselinin kavgası kanlı bitti. Yeşilevler Endüstri Meslek Lisesi son sınıf öğrencileri Y.K. ile E.U., dün sabah okul yakınında karşılaştı. Aralarında tartışmaya başlayan iki öğrenci, daha sonra ayrıldı. Yaklaşık bir buçuk saat sonra okul çıkışında yeniden karşılaşan E.U. ve Y.K. bir kez daha tartışıp, kavga etmeye başladı. Bu sırada Y.K. cebinden çıkardığı bıçağı art arda E.U.'ya saplayıp koşarak kaçtı. Sırtından, karnından ve bacağından yaralanan E.U., öğretmenleri tarafından Adana Numune Hastanesi'ne götürüldü. E.U. Acil Servis'te tedavi edilirken kaçan Y.K. aranıyor. Her iki öğrencinin, okul yönetimince daha önce kavga ettikleri için uyarıldığı öğrenildi." Radikal

L. B. İlköğretim Okulu'nda 14 yaşındaki C.B., 'öğrenme geriliği' yüzünden yıl tekrarı yapan 17 yaşındaki arkadaşı F.C. ile alay etti. İki arkadaş küfürleşip kavgaya tutuştu. C.B., çantasından çıkardığı 'kelebek' türü bıçağını F.C.'nin kalbine sapladı. Kelebek bıçak F.C.'yi, sonunda ölüm olasılığı da bulunan üç günlük derin bir uykuya yatırdı... ...İl Milli Eğitim Müdürü Ö. B. de okula giderek, bilgi aldı. B. de okuldaki şiddeti 'dizilere' bağladı: "Çocuklar birtakım dizilerden ve filmlerden etkileniyor. ABD'nin yapıp izlemediği filmleri biz ithal edip çocuklarımıza izletiyoruz. Ekran başında, internet karşısında bu şiddeti görüyorlar. Ruh dünyaları böyle şekilleniyor. Ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. "Okul Aile Birliği üyesi A. Ç. ve veliler, okullarında ilk kez meydana gelen bu olaydan ötürü çok kaygılı: "Evde çocuklarımıza o diziyi izletmiyoruz. Ancak çocuğuma arkadaşları, 'Sen erkek değil misin, neden izlemiyorsun diye soruyorlar. Evde izin vermesek sokakta öğreniyor. Bunu engelleyemiyoruz."

3.21.2006

Cemiyetten son haberler

Sanırım sona erdi. Canım yanmıyor artık! Yakaman kii, yakaman ki...

3.19.2006

of

"Bingöl’de 48 saat içinde 5 intihar BİNGÖL - Genç ilçesi Servi beldesine bağlı Gerçekli köyünde 9 yaşındaki H.K. ile Yiğitbaş köyünde 14 yaşındaki H.B. av tüfeği ile intihar etti. Bingöl merkeze bağıl Çevrimbaş köyünde S.Ç. (18) tavana bağladığı iple yaşamını son verirken, Genç ilçesinde M.S. (19) Murat Nehri’ne, Sancak beldesine bağlı Karapınar köyünde de F.B. (17) Zerik Gölü’ne atlayarak intihar ettiler." Ntvmsnbc

3.18.2006

"içimi kemirir durur çok zaman olur olmaz bir yerde olur olmaz sorular açılır zaman zaman bir kapı olur olmaz bir yerden olur olmaz bir yere bir sinemanın önündeyim siyah beyaz bir film varmış annem babam beni çok severmiş..."

3.17.2006

"Boğaziçi Üniversitesi'nin desteklediği bir anketin sonuçları yayımlandı. Ve ne kadar rahatsız bir toplum olduğumuz anlaşıldı. Toplumun yüzde 76'sı eşcinsellerden, 65'i evlenmeden birlikte yaşayanlardan, 63'ü küpe takan erkeklerden, 56'sı diskoteğe gidenlerden rahatsız. (Orta Asya'daki erkek atalarımızın saçlarını uzattığını, küpe taktığını, hatta kahramanlık yapanların peçe taktıklarını unutmuş olmalılar!) Halkımızın yüzde 54'ü açık giyinen kadınlardan, 24'ü de başını örtmeyen kadınlardan rahatsızmış. Yüzde 36'sı ramazanda oruç tutmayanlara, 28'i de namaz kılmayanlara kızıyor! Ama aynı toplum akşamları oturup 'Benimle Dans Eder misiniz?' programındaki pek de tutucu olmayan sahneleri ayıla bayıla izliyor! Neresinden tutacaksınız bilmem. Sokakta yürüyüşünü beğenmediği için adam öldüren, arabasını solladığı için adam döven, giyimini beğenmediği insanlara kızan bir toplumda yaşıyoruz. Bu, sadece hoşgörüsüz değil, aynı zamanda sevgisiz bir toplum. İnsanların birbirine güvenmediği bir toplum. İmam-cemaat ilişkisi nasıldır bilirsiniz. Siyasetçiler, toplumun liderleri, sorumlulukları olanlar küfürleşirse, liseli öğrenciler ne yapmaz?" Türker Alkan

3.16.2006

origatti sawako

3.15.2006

"yorumsuz" yazmak da bi nevi yorum değil midir?

yerüstünden notlar uyarmıştı.

"Milli Eğitim Bakanı H. Ç., okullardaki şiddet olayları ve zararlı madde kullanımıyla ilgili olarak gerekli rehberlik hizmetlerinin sağlanıp önlem alınması talimatı verdi. 'Öğrencilerimizin Zararlı Madde Kullanımı ve Şiddet Gibi Risklerden Korunması' başlıklı genelge yayımlayan Ç., çocuklar arasında zararlı madde kullanımı ve şiddet risklerinin giderek arttığına dikkat çekti. Genelgede, il milli eğitim müdürlerinden, yönetici ve öğretmenlerden okul dahiline giriş çıkışlarda gerekli kontrolleri titizlikle yapmaları istendi. Yöresel özellikler dikkate alınarak yerel programlar hazırlanması ve kararlarda takipçi olunması istendi."

3.13.2006

korsan albume hağyır

"Diyanet'in 'cenazeye çiçek olmaz' kararını kaldırmak isteyen çiçekçiler, Bakan Aydın'a çıktı. Ayrıca Diyanet'e de Kutlu Doğum Haftası'nda 50 bin çiçek gönderme kararı alındı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın cenaze törenlerine çiçek gönderilmemesi yönündeki çağrıları ve vakıfların cenazelerde bağışla çelenk yerleştirmesi nedeniyle son yıllarda önemli ölçüde gelir kaybına uğrayan çiçekçilik sektörü, lobi faaliyetine başladı. Toplantı öncesi bakanlıkta çalışan kadınlara çiçek dağıtan grup, Diyanet'le ilişkileri sıcak tutmak için nisan ayında Hz. Muhammed'in doğumunun kutlanacağı Kutlu Doğum Haftası'nda yaklaşık 40 - 50 bin adet arasında çiçeği Diyanet'e ücretsiz verme kararı da aldı. Bağdatlıoğlu, "Promosyon mahiyetinde istedikleri sayıda çiçeği kutlamalara katkı sağlamak maksatlı vereceğimizi ilettik" dedi. Hastanelere çiçek alınmamasından dolayı da zararlarının arttığını dile getiren Bağdatlıoğlu, gelirlerinde son yıllarda toplam yüzde 45'e yakın kayıp olduğunu söyledi...

azeri kızı gahan

...Pırılcan Episode2": efem ağıraksak: yapay zekayı izledin miydi? "Pırılcan Episode2": hevet lan "Pırılcan Episode2": güxel lan ağıraksak: ya işte ben de aynı şekilde ayça senin yanında sonsuza kadar uyuyim istiorum o gece hiç bitmesin ağıraksak: hıı güzel. de zuzaylıları gözüm tutmadı. formlarını iyi koruolar şarapsızlar.

üç kelimeyle hülya avşar

"Ve tabii Hülya Avşar... "Arkadaşım, sen her türlü olaya girmişsin, Tanju Çolak'la masanın bir tarafındayken, Kaya Çilingiroğlu'yla öte tarafına geçmişsin, şimdi hangi topa hamle yapıyorsun? Neye gülüyorsun, kimle kafa buluyorsun?" denebilir tabii. Ama mevzu başka... Hülya Avşar çok önemli bir figürdür, bir özettir aslında. Bir 'şey' olmak için donanım gerekmeyen bir memlekette, pervasızca 'her şey' olmak istenebileceğini anlatır. Dahası, böyle bir insana, sahiden her şeymiş gibi davranılabileceğinin ispatıdır. O, bir gün bir resim sergisine gider, tabloya hâkim olan renkler sarı-kırmızı olduğu için, "Bu tablo cimbomlu, bunun önünde fotoğraf çektirmem," der ve önemli bir ressamla tartışır, fena duruma düşmüştür ama bağırıp çağırdığı için o ressama haddini bildirdiğini zanneder. Zaten resim sergisi de, onun için orada görünmenin ötesinde bir anlam taşımamaktadır. (Sahi, o ressamın ismini hatırlayan var mı? Prof. Dr. Adnan Çoker-) Bir başka gün konferans vermeye kalkışır. Maksat, konferans 'bile' verebilmektir. Sonra, üniversite öğrencilerine, "Okumakla adam olunmuyor, eşeklik baki kalıyor," diye bağırırken, bu söylediklerine samimi olarak inanmaktadır. Ayıp yaptığını değil, lafı gediğine oturttuğunu düşünmektedir. Onun tüm yaşamı, aslında olduğunu, geldiğini inkar etmek üzerine kuruludur; mesela tenis oynaması hiç tesadüfi değildir. Tenisin burjuva kültürünün bir parçası, sembollerinden biri sayıldığı bu memlekette, aslında onun tenis oynamaması mümkün değildir. Semboller üzerinden de olsa, burjuva kültürüne dahil olmanın bir 'asalet' göstergesi olduğu kanaatindedir. Sıradan insan, 'avam'ın bir parçası olmak onun için düşünülemez. Gelin görün ki, Hülya Avşar, 'avam'ın deforme olmuş mükemmel bir örneğidir; gerçeklik hep ensesindedir. Annesine her baktığında, geldiği yeri tüm çıplaklığıyla görmektedir mesela. O yüzden annesine kameraları yasak ettiği söylenmektedir... Bildiğiniz, eli para görmüş, ailesini de kendi yaşam koşullarına uyarlamaya, en azından öyle göstermeye uğraşan 'evlat' durumu. Dengeler sağlanmazsa, yeni muhitteki komşulara ya da kameralara rezil olunur korkusu... Özcan Deniz'in babası sendromu... " Hakan Gülseven

vuah vuah vuah

Diyarbakır Melikahmet Lisesi'nde arkadaşlarının okuldan uzaklaştırılmasına karşı çıkan grubun okulun camlarını kırması sonucu, 8 öğrenci yaralandı.

3.08.2006

n'oluyoruz yaa?

DHA - AKSARAY - Okul arkadaşı tarafından bıçaklanan 18 yaşındaki Muzaffer Er öldü. Aksaray Lisesi'nde okuyan 18 yaşındaki Er ile 17 yaşındaki B.Ç. önceki gün teneffüste tartıştı. İddiaya göre, B.Ç., Er'e yürüyüşüne gıcık kaptığını söyleyerek üzerine yürüdü. Diğer öğrencilerin araya girmesiyle öngelenen gerginlik, saat 20.00'de bu kez sokakta tekrar alevlendi ve B.Ç., Er'i bacağından iki kez bıçakladı. Arkadaşlarının yardımıyla evine götürülen Er'in ailesi durumu öğrenince yaralı genci Devlet Hastanesi'ne götürdü. Aşırı kan kaybettiği için Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen Er, kurtarılamadı. B.Ç. ise dün sabah okula giderken gözaltına alındı. B.Ç. "Ben Muzaffer'in yürüyüşünden gıcık kapıyordum. Gündüz tartıştık. Akşam korkutmak için bacağından bıçakladım, kaçtım. Öleceğini tah-min etmiyordum" dedi.

3.07.2006

TV hakikatten dört-beş kilo fazla gösteriyor.

”Yaşayan üniversite ya da yaşayan kampus sloganlarıyla yola çıkan ancak 18.00'de kütüphanelerini kapatan bir üniversitenin öğrencileri de bu sloganı boşa çıkarmamak için olsa gerek üniversite dışında üniversiteli olduğunu hatırlayabiliyor ancak. ABD'de gece bile randevuyla girilebilen, masaların her daim dolu olduğu kütüphaneleri görüp, dinleyip Türkiye'de kütüphaneye üye bile olmadan mezun olan insanlarla karşılaşınca "burası Türkiye" deyip geçmek mümkün mü? En büyük referans kütüphanesindeki bilgisayarların 80'lerden kaldığı ve doğru düzgün çalışmadığı bir ülkenin sürekli yeni üniversite açma planları yapmasının nasıl bir anlayış olduğunu, genç nüfusuyla ikide bir niye böbürlendiğini de anlayamıyoruz.” FATİH DOĞAN: Ege Üni., öğrenci “Mesela, patlayan beyaz piyanodan birkaç hafif sıyrıkla kurtulan iğrenç Amerikalı, bizim derin devlet temsilcimizin hançer darbesiyle can verirken şöyle bir ifadeyle taksit taksit ölüyor: "Vow! Bu Türklerin sahiden şakaları yokmuş. İnanamıyorum, işte film icabı da olsa sahiden ölmekteyim. Yüreğime girmekte ve acımasızca kanırtılmakta olan hançer görüntüsü üzerine miksajda 'garç' diye bir ses bindirileceğini de şimdiden duyar gibiyim. Gacırtı sesi toplu bir ölümün işareti. Beethoven'in 9. Senfonisi, Avrupa Birliği, İsa, Hıristiyanlık ve bütün bir Batı da benle birlikte öldürülmekte. Yoksa bu yüreğime saplanmakta olan 30 santimlik bir hançer değil de 301'in ta kendisi mi?" Amerikalı'nın iç sesi gibi, yönetmen yardımcısının çığlığını da duymadan edemiyorsunuz. Esas kızımız ütülü giysileriyle bir ceylan gibi ortalıkta salınırken birinci asistan megafonla haykırıyor: "Daha doğal lütfen! Podyumda gibi değil, daha telaşlı! Yeni bomba patlamış. Dehşet içindesiniz. Unutmayın, yerlerdeki boya değil, etrafınızda yaralılar var!"” FERİDE ÇİÇEKOĞLU: İstanbul Bilgi Üni. “Yaptığı sert açıklamalarla her zaman dikkatleri üzerine çeken Türk Sanat Müziği'nin ünlü ismi Bülent Ersoy, kendi tabiriyle 'müzikteki yozlaşmaya' savaş açtı. Özellikle manken-şarkıcıları hedef alan sanatçı, "Ben 200 kiloluk halimle podyuma çıkıp mankenlik yapmıyorum. Yapmam da doğru olmaz. Çünkü fiziğim müsait değil. Mankenler de şarkı söylemesinler. Çünkü sesleri müsait değil, müzik kirliliği yaratıyorlar" deyince, Tuğba Özay'dan sert tepki aldı. Önümüzdeki günlerde çıkacak olan 'Hükümet Gibi Kadınım' adlı kasediyle müzik dünyasına adım atacak olan Tuğba Özay, Bülent Ersoy'ın sözlerine zehir gibi bir cevap verdi. "Evet, Bülent Hanım doğru söylemiş. Gerçekten de 200 kilo. Ona benim aerobic VCD'lerimi izleyip zayıflamasını tavsiye ediyorum" diyerek Ersoy'u çok kızdıracak bir açıklama yapan Özay, sesinin son derece güzel olduğunu iddia etti.” SABAH "Dünya Bankası'nda bugün başlayan enerji konulu konferansta konuşan Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz,,"fakirlere, küresel ısınmaya önemli etkisi olmayan enerji sağlanması" gerektiğini belirterek, "Dünyada toplam 1.6 milyar insanın elektriği yok" dedi. Konferansa katılan Uganda Enerji Bakanı Syda Bbumba da, özellikle Afrika'da elektrik ihtiyacının açıkça görüldüğünü ifade ederek, "Afrika karanlıklara gömüldü ve bu karanlık yoğunlaşıyor" diye konuştu. ABD'nin Princeton Üniversitesi'nden Profesör Robert Socolow de yaptığı konuşmada, "fakirlerin enerji ihtiyacının karşılanmasının karbondioksit gazının artışına ve bu nedenle küresel ısınmaya neden olacağını söylemenin yanlış olduğunu" kaydetti.” Akşam “AKŞAM yönetimi Oscar Ödülleri’ni takip etmek için beni Los Angeles’a göndermeyi önerdi beni ama köpeğime bakmak zorunda olduğumu söyleyerek bu teklifi reddettim. Mecburen televizyondan izledim. Vanity Fair’in geleneksel Oscar partisine de katılamadım.” Oray Eğin “ ... Şimdi ise bütün memlekette seri manyaklaşma yaşanıyor. Yahu değerli okurlar, geçtiğimiz hafta Ankara'da, yolcularla tartışan bir özel halk otobüsü muavini sopayla yolculara girişti, otobüs şoförü de polis yetişmeden bütün yolcuları son durağa götürmeye çalıştı. Otobüs muavini, bu sırada telefonla diğer şoförlere ve muavinlere de ulaşarak hepsinin son durakta toplanmasını istedi. Otobüsün içinde mahsur kalan yolcular, cep telefonlarından '155 polis imdat'ı aradı ve alıkonulduklarını söyleyerek canlarını zor kurtardı. Geçen hafta Samsun'da, 25 kadar kız öğrenci, okul çıkışında sokak ortasında saç saça baş başa kavga etti. Kız öğrencileri çember içine alan erkek öğrenciler kavgayı ayırmak yerine keyifle seyretti. Kızları, sokaktan geçenler ayırdı. Bitmedi... Polis kayıtlarına göre bu ay içinde Bursa, İzmir, Muğla, Diyarbakır, İstanbul, Trabzon, Konya, Mersin, Kütahya, Elazığ, Tekirdağ, Afyon, Adana, Balıkesir, Manisa ve Samsun'daki ilköğretim okulları ve liselerde 25 ciddi olay meydana geldi. Olaylarda bir öğretmen ile sekiz öğrenci hayatını kaybetti. 35 öğrenci ve öğretmen yaralandı. Bir ayda!.. Ankara'nın Polatlı ilçesinde karakola birbirlerinden şikayetçi olmak amacıyla giden iki grup arasında silahlı çatışma çıktı, bir kişi öldü, iki kişi yaralandı. Bildiğiniz karakolda oldu bunlar. Sonra, İstanbul'da öğrencilere eroin satanlara yönelik operasyon düzenlendi, operasyonda yakalanan torbacının üzerinden iki adet sahte 20 YTL çıktı. Bu paraları eroin sattığı bir kişiden aldığı anlaşıldı. Anlayacağınız, bu memleket, kalpazanın eroinciyi dolandırdığı bir memleket haline geldi... ...bir hanım doktor okurumuz, "Ben de, artık ithal başbakan ve ithal hükümet istiyorum, daha ucuza çalışıp memleketi daha iyi pazarlayacak birileri mutlaka vardır diyorum. Sesimi duyurmak istiyorum!" diye mesaj yazmış. Diyene değil, dedirtene bakın. Doktorları da delirttiler. Özel hastanelerde insan sağlığı pazarına düşmek istemeyen doktorlar, tımarhane koşullarında, günde 300 hastaya baka baka, zamanında neden bir kadın kuaförüne çırak girmediklerini ya da ilçe başkanlarını falan devreye sokup bir halk otobüsü hattı almadıklarını düşüne düşüne ruh sağlıklarını kaybediyor. Anatomi kitabını hatmetmiş bir adamın halk otobüsü muavinlerinden dayak yeme riskinin son derece yüksek olduğu bir ülkede delirmeyen insan zaten normal değildir...” HAKAN GÜLSEVEN “Ankara Ticaret Lisesi ile Anadolu Ticaret Lisesi öğrencileri arasında top çarpması yüzünden kavga çıktı. 4 öğrenci bıçaklanarak yaralandı. Olaya karışan 2 liseli gözaltına alındı. Adana’da düzenlenen futbol turnuvasında Borsa Lisesi ile Paksoy Lisesi maçının ardından öğrenciler birbirlerine saldırdı. 2 öğrenci bıçaklandı. Birinin de burnu kırıldı. Çorum Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinden 17 yaşındaki B.A., laboratuvarda tartıştığı sınıf arkadaşı M.U.’yu sırtından bıçakladı. Ağır yaralı M.U. komadan çıkamadı. Bursa’da ilköğretim okulu öğrencisi İ.E. (13) aynı okulda okuyan E.E. (13) tarafından bacağından bıçaklandı. Hastanede tedavi gören İ.E., ‘Nedenini bilmiyorum’ dedi.” Akşam “Uyuşturucu kullanma yaşı her geçen gün düşerken, Emniyet yetkilileri de zehir tacirlerine göz açtırmamak için çalışmalarını derinleştirerek sürdürüyor. Son olarak Samsun’da 3 lise öğrencisinin de aralarında bulunduğu 5 kişi esrar içerken yakalandı. Sokak timlerinin bir ihbar üzerine yaptıkları baskında, sokakta esrar içtikleri öne sürülen lise son sınıf öğrencileri Ö.Y. (17), E.P. (17) ve lise 2. sınıf öğrencisi E.S. (18), dershane öğrencisi Timuçin S. (20) ve üniversiteli Mehmet F.’yi (20) suçüstü yakalayarak gözaltına aldı. Aramada Timuçin S.’nin üzerinde bir miktar esrar, Mehmet F.’nin üzerinde ise ‘zigana’ tabir edilen sigara kağıdına sarılı esrar ele geçirildi. Gözaltına alınan öğrenciler esrar içmediklerini belirtirken, diğer zanlılar esrar kullandıklarını kabul etti. Zanlılar ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.” Akşam “