3.07.2006

TV hakikatten dört-beş kilo fazla gösteriyor.

”Yaşayan üniversite ya da yaşayan kampus sloganlarıyla yola çıkan ancak 18.00'de kütüphanelerini kapatan bir üniversitenin öğrencileri de bu sloganı boşa çıkarmamak için olsa gerek üniversite dışında üniversiteli olduğunu hatırlayabiliyor ancak. ABD'de gece bile randevuyla girilebilen, masaların her daim dolu olduğu kütüphaneleri görüp, dinleyip Türkiye'de kütüphaneye üye bile olmadan mezun olan insanlarla karşılaşınca "burası Türkiye" deyip geçmek mümkün mü? En büyük referans kütüphanesindeki bilgisayarların 80'lerden kaldığı ve doğru düzgün çalışmadığı bir ülkenin sürekli yeni üniversite açma planları yapmasının nasıl bir anlayış olduğunu, genç nüfusuyla ikide bir niye böbürlendiğini de anlayamıyoruz.” FATİH DOĞAN: Ege Üni., öğrenci “Mesela, patlayan beyaz piyanodan birkaç hafif sıyrıkla kurtulan iğrenç Amerikalı, bizim derin devlet temsilcimizin hançer darbesiyle can verirken şöyle bir ifadeyle taksit taksit ölüyor: "Vow! Bu Türklerin sahiden şakaları yokmuş. İnanamıyorum, işte film icabı da olsa sahiden ölmekteyim. Yüreğime girmekte ve acımasızca kanırtılmakta olan hançer görüntüsü üzerine miksajda 'garç' diye bir ses bindirileceğini de şimdiden duyar gibiyim. Gacırtı sesi toplu bir ölümün işareti. Beethoven'in 9. Senfonisi, Avrupa Birliği, İsa, Hıristiyanlık ve bütün bir Batı da benle birlikte öldürülmekte. Yoksa bu yüreğime saplanmakta olan 30 santimlik bir hançer değil de 301'in ta kendisi mi?" Amerikalı'nın iç sesi gibi, yönetmen yardımcısının çığlığını da duymadan edemiyorsunuz. Esas kızımız ütülü giysileriyle bir ceylan gibi ortalıkta salınırken birinci asistan megafonla haykırıyor: "Daha doğal lütfen! Podyumda gibi değil, daha telaşlı! Yeni bomba patlamış. Dehşet içindesiniz. Unutmayın, yerlerdeki boya değil, etrafınızda yaralılar var!"” FERİDE ÇİÇEKOĞLU: İstanbul Bilgi Üni. “Yaptığı sert açıklamalarla her zaman dikkatleri üzerine çeken Türk Sanat Müziği'nin ünlü ismi Bülent Ersoy, kendi tabiriyle 'müzikteki yozlaşmaya' savaş açtı. Özellikle manken-şarkıcıları hedef alan sanatçı, "Ben 200 kiloluk halimle podyuma çıkıp mankenlik yapmıyorum. Yapmam da doğru olmaz. Çünkü fiziğim müsait değil. Mankenler de şarkı söylemesinler. Çünkü sesleri müsait değil, müzik kirliliği yaratıyorlar" deyince, Tuğba Özay'dan sert tepki aldı. Önümüzdeki günlerde çıkacak olan 'Hükümet Gibi Kadınım' adlı kasediyle müzik dünyasına adım atacak olan Tuğba Özay, Bülent Ersoy'ın sözlerine zehir gibi bir cevap verdi. "Evet, Bülent Hanım doğru söylemiş. Gerçekten de 200 kilo. Ona benim aerobic VCD'lerimi izleyip zayıflamasını tavsiye ediyorum" diyerek Ersoy'u çok kızdıracak bir açıklama yapan Özay, sesinin son derece güzel olduğunu iddia etti.” SABAH "Dünya Bankası'nda bugün başlayan enerji konulu konferansta konuşan Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz,,"fakirlere, küresel ısınmaya önemli etkisi olmayan enerji sağlanması" gerektiğini belirterek, "Dünyada toplam 1.6 milyar insanın elektriği yok" dedi. Konferansa katılan Uganda Enerji Bakanı Syda Bbumba da, özellikle Afrika'da elektrik ihtiyacının açıkça görüldüğünü ifade ederek, "Afrika karanlıklara gömüldü ve bu karanlık yoğunlaşıyor" diye konuştu. ABD'nin Princeton Üniversitesi'nden Profesör Robert Socolow de yaptığı konuşmada, "fakirlerin enerji ihtiyacının karşılanmasının karbondioksit gazının artışına ve bu nedenle küresel ısınmaya neden olacağını söylemenin yanlış olduğunu" kaydetti.” Akşam “AKŞAM yönetimi Oscar Ödülleri’ni takip etmek için beni Los Angeles’a göndermeyi önerdi beni ama köpeğime bakmak zorunda olduğumu söyleyerek bu teklifi reddettim. Mecburen televizyondan izledim. Vanity Fair’in geleneksel Oscar partisine de katılamadım.” Oray Eğin “ ... Şimdi ise bütün memlekette seri manyaklaşma yaşanıyor. Yahu değerli okurlar, geçtiğimiz hafta Ankara'da, yolcularla tartışan bir özel halk otobüsü muavini sopayla yolculara girişti, otobüs şoförü de polis yetişmeden bütün yolcuları son durağa götürmeye çalıştı. Otobüs muavini, bu sırada telefonla diğer şoförlere ve muavinlere de ulaşarak hepsinin son durakta toplanmasını istedi. Otobüsün içinde mahsur kalan yolcular, cep telefonlarından '155 polis imdat'ı aradı ve alıkonulduklarını söyleyerek canlarını zor kurtardı. Geçen hafta Samsun'da, 25 kadar kız öğrenci, okul çıkışında sokak ortasında saç saça baş başa kavga etti. Kız öğrencileri çember içine alan erkek öğrenciler kavgayı ayırmak yerine keyifle seyretti. Kızları, sokaktan geçenler ayırdı. Bitmedi... Polis kayıtlarına göre bu ay içinde Bursa, İzmir, Muğla, Diyarbakır, İstanbul, Trabzon, Konya, Mersin, Kütahya, Elazığ, Tekirdağ, Afyon, Adana, Balıkesir, Manisa ve Samsun'daki ilköğretim okulları ve liselerde 25 ciddi olay meydana geldi. Olaylarda bir öğretmen ile sekiz öğrenci hayatını kaybetti. 35 öğrenci ve öğretmen yaralandı. Bir ayda!.. Ankara'nın Polatlı ilçesinde karakola birbirlerinden şikayetçi olmak amacıyla giden iki grup arasında silahlı çatışma çıktı, bir kişi öldü, iki kişi yaralandı. Bildiğiniz karakolda oldu bunlar. Sonra, İstanbul'da öğrencilere eroin satanlara yönelik operasyon düzenlendi, operasyonda yakalanan torbacının üzerinden iki adet sahte 20 YTL çıktı. Bu paraları eroin sattığı bir kişiden aldığı anlaşıldı. Anlayacağınız, bu memleket, kalpazanın eroinciyi dolandırdığı bir memleket haline geldi... ...bir hanım doktor okurumuz, "Ben de, artık ithal başbakan ve ithal hükümet istiyorum, daha ucuza çalışıp memleketi daha iyi pazarlayacak birileri mutlaka vardır diyorum. Sesimi duyurmak istiyorum!" diye mesaj yazmış. Diyene değil, dedirtene bakın. Doktorları da delirttiler. Özel hastanelerde insan sağlığı pazarına düşmek istemeyen doktorlar, tımarhane koşullarında, günde 300 hastaya baka baka, zamanında neden bir kadın kuaförüne çırak girmediklerini ya da ilçe başkanlarını falan devreye sokup bir halk otobüsü hattı almadıklarını düşüne düşüne ruh sağlıklarını kaybediyor. Anatomi kitabını hatmetmiş bir adamın halk otobüsü muavinlerinden dayak yeme riskinin son derece yüksek olduğu bir ülkede delirmeyen insan zaten normal değildir...” HAKAN GÜLSEVEN “Ankara Ticaret Lisesi ile Anadolu Ticaret Lisesi öğrencileri arasında top çarpması yüzünden kavga çıktı. 4 öğrenci bıçaklanarak yaralandı. Olaya karışan 2 liseli gözaltına alındı. Adana’da düzenlenen futbol turnuvasında Borsa Lisesi ile Paksoy Lisesi maçının ardından öğrenciler birbirlerine saldırdı. 2 öğrenci bıçaklandı. Birinin de burnu kırıldı. Çorum Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinden 17 yaşındaki B.A., laboratuvarda tartıştığı sınıf arkadaşı M.U.’yu sırtından bıçakladı. Ağır yaralı M.U. komadan çıkamadı. Bursa’da ilköğretim okulu öğrencisi İ.E. (13) aynı okulda okuyan E.E. (13) tarafından bacağından bıçaklandı. Hastanede tedavi gören İ.E., ‘Nedenini bilmiyorum’ dedi.” Akşam “Uyuşturucu kullanma yaşı her geçen gün düşerken, Emniyet yetkilileri de zehir tacirlerine göz açtırmamak için çalışmalarını derinleştirerek sürdürüyor. Son olarak Samsun’da 3 lise öğrencisinin de aralarında bulunduğu 5 kişi esrar içerken yakalandı. Sokak timlerinin bir ihbar üzerine yaptıkları baskında, sokakta esrar içtikleri öne sürülen lise son sınıf öğrencileri Ö.Y. (17), E.P. (17) ve lise 2. sınıf öğrencisi E.S. (18), dershane öğrencisi Timuçin S. (20) ve üniversiteli Mehmet F.’yi (20) suçüstü yakalayarak gözaltına aldı. Aramada Timuçin S.’nin üzerinde bir miktar esrar, Mehmet F.’nin üzerinde ise ‘zigana’ tabir edilen sigara kağıdına sarılı esrar ele geçirildi. Gözaltına alınan öğrenciler esrar içmediklerini belirtirken, diğer zanlılar esrar kullandıklarını kabul etti. Zanlılar ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.” Akşam “

Hiç yorum yok: