3.13.2006

üç kelimeyle hülya avşar

"Ve tabii Hülya Avşar... "Arkadaşım, sen her türlü olaya girmişsin, Tanju Çolak'la masanın bir tarafındayken, Kaya Çilingiroğlu'yla öte tarafına geçmişsin, şimdi hangi topa hamle yapıyorsun? Neye gülüyorsun, kimle kafa buluyorsun?" denebilir tabii. Ama mevzu başka... Hülya Avşar çok önemli bir figürdür, bir özettir aslında. Bir 'şey' olmak için donanım gerekmeyen bir memlekette, pervasızca 'her şey' olmak istenebileceğini anlatır. Dahası, böyle bir insana, sahiden her şeymiş gibi davranılabileceğinin ispatıdır. O, bir gün bir resim sergisine gider, tabloya hâkim olan renkler sarı-kırmızı olduğu için, "Bu tablo cimbomlu, bunun önünde fotoğraf çektirmem," der ve önemli bir ressamla tartışır, fena duruma düşmüştür ama bağırıp çağırdığı için o ressama haddini bildirdiğini zanneder. Zaten resim sergisi de, onun için orada görünmenin ötesinde bir anlam taşımamaktadır. (Sahi, o ressamın ismini hatırlayan var mı? Prof. Dr. Adnan Çoker-) Bir başka gün konferans vermeye kalkışır. Maksat, konferans 'bile' verebilmektir. Sonra, üniversite öğrencilerine, "Okumakla adam olunmuyor, eşeklik baki kalıyor," diye bağırırken, bu söylediklerine samimi olarak inanmaktadır. Ayıp yaptığını değil, lafı gediğine oturttuğunu düşünmektedir. Onun tüm yaşamı, aslında olduğunu, geldiğini inkar etmek üzerine kuruludur; mesela tenis oynaması hiç tesadüfi değildir. Tenisin burjuva kültürünün bir parçası, sembollerinden biri sayıldığı bu memlekette, aslında onun tenis oynamaması mümkün değildir. Semboller üzerinden de olsa, burjuva kültürüne dahil olmanın bir 'asalet' göstergesi olduğu kanaatindedir. Sıradan insan, 'avam'ın bir parçası olmak onun için düşünülemez. Gelin görün ki, Hülya Avşar, 'avam'ın deforme olmuş mükemmel bir örneğidir; gerçeklik hep ensesindedir. Annesine her baktığında, geldiği yeri tüm çıplaklığıyla görmektedir mesela. O yüzden annesine kameraları yasak ettiği söylenmektedir... Bildiğiniz, eli para görmüş, ailesini de kendi yaşam koşullarına uyarlamaya, en azından öyle göstermeye uğraşan 'evlat' durumu. Dengeler sağlanmazsa, yeni muhitteki komşulara ya da kameralara rezil olunur korkusu... Özcan Deniz'in babası sendromu... " Hakan Gülseven

Hiç yorum yok: