1.18.2009

Yoğun bir çizimleme döneminden sonra yine "istanbulsenikaybetmiş" pamela edasıyla "ee n'apicam ben şimdi?" lakırdılarımıza dönebiliriz. Artık ertelediğim hayallerim, realitelerimin önüme dizildiği bir on beş günlük dönemim var. Neyse ki birinci dereceden biricik akrabamın alyanslanacağı için bahanesibol reklam titrimi alnıma yapıştırabilirim. Bana kar kalabilecek olan anakaraya dönüşteki detokslanmalar olabilir.

Bu dönem güzel bi dönemdi. (hayatının bölümlenmelerini sömestrlara göre yapan kronik öğrenci) Hüsranlardan hüsran seçebilme özgürlüğü olsun, ben ile başlayan cümlelerimi daha da azaltabilmem olsun, değişime direnmeden kendimi serin kumlardan kızgın sulara atabilmem olsun hep güzel anılarım var. 
Artık kedim için bile olsa açık bırakıyorum kendi kapımı; (edipciğimin o güzel "bilmeden aralık tutuyoruz kapılarımızı" sözünü anmadan edemeyeceğim) hiç bir millete, hiç bir kimseye iltimas geçmeden hepsine eşit miktarda gıcık oluyorum; hepsini dantelli donlarına kadar seviyorum; eskisi kadar kızamıyorum hiç kimselere; acı acı söylüyorum ama kimse dost olma ihtimalimi göz önüne almadığı için genelde halkı kin, nefret ve düşmanlığa yol açacak duygulara sevk ettiğim için kraym end panişmınt saykoluğuna dönderiliyorum. 
İşte kötü yanları da var geçmiş zaman muhasebeciliğinin; bir yanım olgunlaşıp anlayışlı hale geldikçe öteki tarafın hiçbir şeye, hiç bir duruşa tahammülü kalmıyor. 
Bi de iyi mi kötü mü karar veremediklerim var. Hayattan daha az şey istiyorum. Daha az hayal kuruyorum. -kuruyorum kalıyorum- Bu insanı dışı çukulata kaplı tutkularından men ediyor. "Bırak olsun", "bırakgitsingötürsünlermektupleri" demeye başlıyorsun. En sıkı tutabildiğin şey ancak bindiğin dal oluyor. 
Bi de artık dokunmak istemiyorsun sahip olamadığın hiçbi şeye. Bundam kelli gidip Afrika'nın en kuzeyinde bir Berberiye aşık olmak, bir Balkan köyünde bir kıptiyle göz göze gelmek, uzak doğularda bir denizde ayağıma bir balık değsin de korkudan ödüm bokuma karışsın istiyorum.
Ama ne olursa olsun, proses denilen meret yavaş da olsa, iyiye doğru yol alıyorum. Adımlarım sıklaşıyor en azından. Eski fotoğraflara bakabilecek kadar eskiyorum. Sadece güzel anıları hatırlayabilecek kadar unutkanlaşıyorum-iyi ki!-. Güzelleri de acı veriyor ama kuş tüyü yastıklarla ömür de geçmez değil mi? (di mi lan?)
Açılışı Shrigley'le yaptıktan sonra kapanışımı da beni dellendiren tüm blogırlara ithaf ederek yapayım.
"You wrote a book about yourself The people left it on the shelf You'll write another one Now you've got a story that's worth talking about" Belle & Sebastian 

Hiç yorum yok: