10.14.2007

belki de değil?


istanbul ankara istanbul ankara istanbul çanakkale edremit denizli muğla denizli istanbul mardin hasankeyf mardin diyarbekir nemrut şanlıurfa harran halfeti şanlıurfa mardin ankara istanbul ankara. yarın yine istanbul. yine köşe bucaktan köşe beğen dur. gitmek için gidilen, görmek için görülen, sevmek için varılan destinasyonlardan sonra yine sabit bir noktada zabitliğe başlayacak olmanın getirdiği derin elem ve keder -ikisi aynı şey mi?- içindeyim. içindeyiz belki de. -think that pain belongs to you but it happens to us all -dido-bilmiyorum uzaktan romantik bi şekilde yazınca afili duruyor. ama içindeyken mal gibi evet aynen mal gibi koşuşturuyorsun. şu aptal romantik yazılardan yazmıyayım diyorum. hani gidişat o yönde ya. aslında yaşantıma -çirkin artifikıl türkçe kelime- verdiğim istikamet şu yazıya yön verme gayretim kadar abuk. esasında "romantik" mimarlık eserleriyle aram o kadar fena değil ama bu husus dile yüze göze dökülünce benim sinirlerim zıplıo. romantizm insan doğasına aykırı. ya da biz onu çok pislettik belki de. yahu biz ne? başka bir çoğul şahıs yok mu? of çok sıkıldım şu muhabbetten. bir dalda tutunamıyorum zaten. emokid olmak için de az saçlıyım-yunov vataymiyn- bitsin bu yazı. bit.

Hiç yorum yok: