5.29.2006

ich gehe nach berlin?!

annem beni çok severmiş. babam beni çok severmiş. ablam beni çok severmiş...

"Kıralım besin zincirlerini; İyi alınmış besin ve gıda insanı ne kadar mutlu eder hiç fark ettiniz mi? Zeytinyağlı sarmanın vücuda salgılattığı haz guddelerinin değeri milyarlarca YTL'yle ölçülebilir mi? Tereyağlı psikopat bir Bursa İskender'inden sonra midede yer kalmamasına rağmen, neredeyse silah zoruyla yenen sıcacık bir künefenin lezzetinin verdiği mayhoşluğu kim tasvir edebilir? Serinlik bir yerde, bir ağaç gölgesinde zaman geçsin diye çitletilen çekirdeğin tadı avro olarak neye eşdeğer düşer? Kabuğunu soyduktan sonra ağıza atılan iğdeyle konuşmaya çalışırken apfıl pufül çıkan sesleri hangi besteci hayal edebilir? Mevsimi gelmişken alınan eriğin tuzla muhteşem dansına hangi Hülya Avşar ya da Asena eşlik edebilir? Gece geç saatte alüminyum sahanda inceden bayat ekmekle yenen yumurtanın canınıza kattığı can hangi ölçü birimiyle saptanabilir? Evet demek ki yemek yemek mutlulukmuş. Gerisi zaten serotonin filan..." Kaan Sezgin

yorumlu

"Hilal Cebeci 15 Haziran'da çıkaracağı yeni albümünün tanıtımı için bir kameramanla eve kapanacak ve 1 ay boyunca her yaptığı kaydedilecek! 156 IQ'su olduğunu ileri süren ve bu rakamla 154 IQ'ya sahip Sharon Stone'u bile sollayan(!) Cebeci, eve bekar bir kameramanla kapanmak istediğini söylüyor." Sabah

5.28.2006

bluebird

"...there's a bluebird in my heart that wants to get out but I'm too clever, I only let him out at night sometimes when everybody's asleep. I say, I know that you're there, so don't be sad. then I put him back, but he's singing a little in there, I haven't quite let him die and we sleep together like that with our secret pact and it's nice enough to make a man weep, but I don't weep, do you?" Charles Bukowski

5.27.2006

"...icantpretendicantseeyouanymore" belle&sebastian

5.26.2006

il pleut

bi insan neden yağmurdan korkar ki ben anlamıyorum.

5.22.2006

beş dakkada dünya turu

bugün geceyarısı itibariyle bi beljikli bana toplamda altı metreye seksenbeş santim olan paftamın asılmasında yardımcı olduğu gibi. asmam gereken yerde bulunan eski proceyi de kaldırdı. mutlu oldum. gözlerim kan çanağı, iki saat çıktı almak için uğraş verdim, allah kimseyi üniversitesini uzatmakla sınamasın. aman da aman. günlük yaz bi de. sus ağıraksak. tamam sustum. bi yarım saat uyusam uyanabilir miyim? bak hala konuşuo! tamam tamam maket yapıcam. fotoğraf motoğrafta yok bugün sana. çok da sikimdeydi hepsini ben çekiyorum zaten. defol.

5.21.2006

yıkıl karşımdan "süpırsıtar"!

bak hala duruyo!

5.20.2006

çeeekil git baaaşımdan zaten siniiirim boozuk

"Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyene inan, çünkü insanın sessizliği, sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe." Halil Cibran

5.18.2006

sucuklu en iyi tosttur.

Encarta® Instant Answers: Welcome back, ağıraksak. I am ready to help you! Did you know? The most common form of color blindness is dichromatism, which affects about 7 percent of males and less than 1 percent of females. ağıraksak: nasılsın? Encarta® Instant Answers: Iyiyim, teşekkürler. ağıraksak: ben nasılım? Encarta® Instant Answers: Türkçe seviyorum. ağıraksak: sevecen tabi şarapsız. güneş dil teoremi falan Encarta® Instant Answers: Öyle mi! bu çok güzel bir şey! ağıraksak: off. bilio musun? çizim çok fena birşey Encarta® Instant Answers: Türkçe pratik yapmam lâzım. ağıraksak: e bok ye. ne biçim arkadaşsın sen ya Encarta® Instant Answers: Hiç fikrim yok. ağıraksak: hani sadri alışık uzay yolunun yandan yemişinde makinanın birine bişey soruodu ya filmde. o aklıma geldi Encarta® Instant Answers: Hmm. I'm not sure about that one. ağıraksak: je deteste français Encarta® Instant Answers: Je ferai pareil quand j'aurai répondu aux autres personnes avec qui je discute. ağıraksak: ne dion la. senin fransızcan benden daha iyi. Encarta® Instant Answers: Türkçe kötüdür. ağıraksak: şerefsiz hemen ağız değiştirdin. Encarta® Instant Answers: Öyle mi! bu çok güzel bir şey! ağıraksak: gancığım dönerim diyosun? Encarta® Instant Answers: Üzgünüm, Türkçe'm çok kötüdür. ağıraksak: belli. git işine...

5.16.2006

bu çığlığa kulak verin!

aaaaaaaaaaaaaaaaaaa! (ne kadar kabasın kendim. en fazla üç a ile ifade etmeliydin bu hissiyatı.)

"Yoksul değilim, 36 yıllık sanat yaşamımda biriktirdiğim bir şey var, onunla yaşamaya çalışıyorum. Devletin bize verdiği 420 YTL'lik emekli maaşım var. Orta halli yaşamı kabul ettim. Dünyanın yedi milyar insanı orta halli bir yaşamı kabul etseydi Afrika'da açlar olmazdı. İki çocuğumu okutmuşum, işleri var o yüzden çok mutluyum." İlyas Salman

5.15.2006

açık görüş

etrafımda "edit me" diye dolanan tıklanmayı bekleyen insanlar görüyorum. sizin de etrafınızda vardır böyle insanlar kesin? vardır di mi? kapı pencere açıp hava almakla olmayacak uzun bir yürüyüş paklar beni ancak. (bu lakırdının ardına bir üç nokta koymak vardı ama...)

5.14.2006

bokvar

-yanlızlığım duvara çarptı dün-

...kendime söylediğim...

çok fenafillah hallerdenim. bugün pek fena bir gün. içinde bulunduğum günlerin en kötülerinden. hayır sorun ne bilio musunuz? insanlara illaki de ölü numarası yapmanız gerekiyor durup eğilmeleri için halinize. hayır yaşıyorsanız illaki onların sorunlarını anlayışla karşılamanız, anlattıkları temelfıkralarımsılara gülümsemeniz, kendi umutlarınızı arka cebinize tıkıştırmanız gerekiyor. ama yok gözlerine soka soka maviyim diye bağırmak lazım. aklıma insanların suratına yapıştırmam cevaplar neden o anda gelmez de yarım saat sonra hayıflanırım. kişisel gelişim kitapları bunları yazar mı? neden bütün sahne adamlarının eğildiklerinde içsel çamaşırlarını ve işlenmiş metallerin pırıltılarını görürüz. hayır ne işe yarar bu metaller o zaman? neden insanlar hayır demek istediklerinde hayır demezler. neden insanları kilometrelerce yorarlar? kısa mesaj servisi acil çıkış mıdır? bir cevapsız aramalar haybeye midir? insanın iç sıkılması illaki histerik hissiyatına mı bağlanmalı? hayatla bi sorunu olamaz mı? freudyen geometri için fazla önlinans değil miyiz? bu şarkıların hepsinin gerçekten anlamı var mı? bi zanaatçı sözleri kusarken herkesin dinleyeceğini hayal eder mi? bu hayal hastalıklı bi duygu değil midir? ecnebiyat bilir mi bu dünyada yok da vardır? ya da dünyanın kendi 25lerinden daha kozmopolit olamayacığını mı düşünürler? niye şovenismim beni rahatsız etmiyor? bi yolda mı yürüyorum yoksa yoksa dikey bir kütlede tırmanışta mıyım? kendimi bırakırsam olduğum yerde kalır mıyım yoksa dibe mi geri dönerim? cevaplar önemli değil. sorular sırtımı çürüttü zaten. bi de cevapların yükünü taşıyamıyacağım. hamiş: artık "en"lere inanmıyorum. NASA da yalanlıyor zaten.

5.10.2006

rüyalar gerçek olsa..

"...Planlar havada kaldı 1974'te doğal sit alanı ilan edilen İstanbul Boğazı'nda, 1983'te çıkarılan Boğaziçi Yasası ve imar mevzuatıyla da bölgedeki doğal, kültürel ve tarihi değerlerin nüfus ve yapılaşma baskısı altında boğulması önlenmek istendi. Sarıyer, Beşiktaş, Beykoz ve Üsküdar ilçelerinin İstanbul Boğazı'ndaki 4 bin 634 hektara yayılan denizi gören tüm noktalar 'Boğaz Öngörünüm Bölgesi' ilan edildi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün denetimine bırakıldı. İstanbul Boğazı öngörünüm bölgesine, imar planlarında konut alanı olarak öngörülen alanlarda sadece okul gibi resmi kurum veya lokanta gibi kamuya açık işletmeler için imar izni veriliyor. Konut alanlarındaysa yüzde 6 oranında yapılaşmaya izin veriliyor. Örneğin İstanbul Boğazı'nda 2 bin metrekarelik bir arazi sahibi ancak 120 metrekarelik bir konut yapabiliyor ve konut alanı dışındaki arazi yeşil alan sayılıyor. İmar planları kâğıt üzerinde iyi görünse de kaçak yapılarla mevcut durum olması gerekenden çok uzakta. Karadan, havadan ve denizden imar planlarına aykırı yapıları tespit çalışması yapan Boğaziçi İmar Müdürlüğü, Hazine arazisindeki gecekondudan imar planlarına aykırı yoğunluğu ya da bölümleri bulunan villa, eğlence merkezleri ve ünlü restoranlara kadar binlerce yapı belirledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümeni, bu yapılardan 3 bin 7'si için yıkım kararı aldı..." Sabah

5.09.2006

aptal ben

je suis la?

5.07.2006

birinci yeninin suyu mu çıktı?

"bir menekşe duyuyorum ellerimsiz o kadar güzel ki, amerika bile güzel sen bile güzelsin bensizce atomlar bile güzel moleküller bile toplanıp ayak oluyorlar bende ağız oluyorlar biraz diş oluyorlar keskince iki göz parlakça on tırnak sivrice. bir menekşe duyuyorum ellerimle bir molekül duyuyorum bir atom korkunç birleşip ayak olmuyorlar bende ağız, diş, tırnak göz olmuyorlar hep birden, hep birden bir şey oluyoruz işte ağzı, burnu, elleri, kolları o korkunç güzelliğe karşı." edip cansever

hepimiz bir duygunun peşinden seyirtiyoruz

Fotoğraf: Simon Bracken

5.04.2006

mavikuş

"... sokaklar bile sokaklara kesişir, gölgeler ki güneşe bağlı... Ben gelemem ama sen git biraz dolaş" Bülent Ortaçgil

5.02.2006

hıhı

"...Kurtuluşun sırrı belli: bilgisayarın başından kalkmak. Ama bu mümkün mü? Gazetemiz her geçen gün biraz daha fazla MSN Messenger ve benzeri mesajlaşma yazılımlarının hâkimiyetine giriyor. Mesajlaşma dediysem öyle acil işler akla gelmesin; düpedüz geyik. İşin gücün ortasında damdan düşer gibi başlayan muhabettelerin esiri olanları teşhis etmek hiç de zor değil. Harıl harıl klavye tuşlayan ve nedense aptal aptal sırıtarak ekrana bakan herkes muhabbette oluyor. İnternette yazışırken çok mu komik şeyler yazılıyor bilemiyorum ama nedense o sırıtkan surat adeta standart bileşenlerin başında geliyor. ...Bu öyle üç-beş mağdurun meselesi de değil. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 13 ülkenin MSN operasyonunun başındaki Ebru Çapa'nın açıkladığı rapora göre 2003 yılında 646 bin 17 kişilik Türk MSN Messenger kullanıcı sayısı 2004'te 2 milyon 391 bini, 2005'te 8 milyon 619 bini geçmiş. En güncel veri geçtiğimiz mart ayına ait. Buna göre 12 milyon 265 bin 529 Türk MSN Messenger kullanıyor! Yani neredeyse Türkiyeli kullanıcıların tamamını kapsamış. Yüzde 72'lik ezici çoğunluk erkek, en büyük kullanıcı kitlesiyse 18-24 yaş arası. Bunca rekor yetmezmiş gibi Türkiye'deki MSN Messenger mesaj trafiği aylık 70 milyon mesajla dünya dördüncülüğünü elde etmiş..." Serdar Kuzuoğlu

5.01.2006

not et "güzel günler görülecek"

İşte en fenası oluyor. İstikametinizi bilememek. Size na şuradaki çeşmeden sağa sap diyen yok. Hiç olmamıştı zaten. Çocuk muyuz biz ki? Ama beşeriyat o umutla yaşıyor. onu kaybedince daha bir çöküyor. İlla haritasız oryantering. O gün için hazırlanamıyorsunuz. Şarkılar boşlukta yankılanıyor veyahut daha da vahim bir vaziyette çok sesli yankılar duyuyorsunuz. Hayır kötü de hissedemiyorsunuz. Sadece körebe gibi bişey oluyor ya da olmuyor, bu şey gibi "Kar Fırtınası"nın içinde gibi ama üşümek değil demek istediğim. Oradaki kaka rengiyle çarşafların medar-ı iftarı çarpışıyor... -aman ne de büyük laf etti-

kusmuğum geldi.

"Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "Cenazeye çiçek olmaz" kararını geri almasını ve hükümetin Vakıflar Yasası'nı değiştirmesini talep eden çiçekçiler, hükümetin kapısını aşındırıyor. Kulis faaliyetlerini artıran çiçekçiler, şimdi de 3 Mayıs Çarşamba günü İzmir'de, Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak olan Türkiye Kupası final maçında "Pet Şişe, Bozuk Para Değil, Çiçek At" kampanyası düzenleyecek. Çiçekçiler bu amaçla, maç öncesinde 70 bin de karanfil dağıtacak." Sabah